30 Ekim 2013 Çarşamba

Üç Başlı Ejderha

 
 
2013 gerçekten yaprak dökümü gibi bir sene. Peride Celal ve Leyla Erbil de Edebiyatımızın bu sene yitirdiğimiz kadın yazarları.
 
3 Başlı Ejderha Erbil'le ilk tanışma kitabım.  İnsan, tarih, değer,   her şeyi nasıl talan edebildiğimizi yeni bir tanışmada okudum.
 
Kitabı güneşli bir sonbahar gününde Vişnelik'te çocuklar parkta oynarken okuyup bitirdim.
 
Sarı yapraklar olup göçüp gitseniz de yeşermiş yapraklara sebep olmak. İyi ki gelip geçmişsiniz bu dünyadan Leyla Erbil. Başka kitaplarda buluşmak dileğiyle.

Alper Canıgüz


Bu sene tanıştığım yazarlardan Alper Canıgüz. UE'nin 5 yaşını tamamladığı sene kitabı okumuş olmam sadece bir rastlantı mı? Oğullar ve Rencide Ruhlar ile başladım ben.

Galiba ben biraz Ninem çağı romancısıyım. Evet sevimli, hoş, ilginç. Ama bana bir kitabı yeterli.

3 Ekim 2013 Perşembe

Jaguar

Peride Celal öldüğünde Şebnem İşigüzel "Sizi hep Jaguar'ınızla anımsayacağız." anlamında bir tweet atmıştı. İlk Peride Celal okumam için Jaguar'ı seçtim ben de. Kumsal kitabımdı bu sene.






Jaguar bir öykü kitabı. Ama Jaguar uzunca bir öykü, kısa bir roman. Öykünün baş kahramanı da bir araba. Türk filmleri tadında bir mahalle, Arabiko, Jaguar aşığı bir kız ve kızın Ulan Ulan Ulan'ları bu kitaptan hep anımsayacaklarım.

Önümüzdeki sene için bir Peride Celal kitabı var niyetimde.

Güle güle Peride Celal, güle güle 2013 yazı.

27 Eylül 2013 Cuma

Karanlığın Aynasında

Hmm hiç Murat Gülsoy okumadım diyerek aldığım bir kitaptı.
Kitabı beklerken yılının en iyi romanlarından olduğuna dair yazılar okudum.




2013 yılının son tatilinde de bana eşlik etti.
Bodrum Bitez ve Karanlığın Aynasında.
Çok beğeni yazıları mevcut roman için.
Benim aklım acaba tatile kaydı da mı anlattıkları tadı alamadım?
Gene de fena olmadı bir yazarı tanımış oldum.

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Olduğu Kadar Güzeldik

 
Evde Bangır Bangır Ferdi Çalıyordu'yu görmüş ama ilgilenmemiştim. Olduğu Kadar Güzeldik'se tanıtımındaki Erdek kelimesiyle yakaladı beni. Çocukluğumun yazları: Erdek. Yanyana dizilmiş, deniz menevişlerinin arkadaşları kayıklar. Teneke rulonun içindeki üzümlü kek, annemin elimden tutan ben, annemin tabanı tahta kırmızı terlikleri, sıralasam daha ne çok şey çağrıştırdı bana.
 
Memleketten öyküler okudum. Benim Adım Feridun en sevdiğim öykü. Adımızı sorarız birine, o bize adını söyler dizelerini anımsattı bana.
 
Kapak fotografı da ne kadar etkileyici değil mi, yazarın kendisi değilmiş lakin.
 
Esmen'den alınan limon kolonyası yerini Paşabahçe'nin çay kolonyasına bırakmışsa ve hoşuna giden kitapların yazarları senden gençse yaşlanmaya mı başladın sen Sarıçizmeli?
 
 
 

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Tatar Çölü

Ne zamandır iki satır yazmamışım buraya.
İstediğim düzende okuyamamaktan belki de.
 
Mehmet Eroğlu insanları Tatar Çölü'nü okuyanlar ve okumayanlar diye ikiye ayırmıştı. Ben de neymiş bu Tatar Çölü diye kenara not etmiştim. Bir arkadaşım doğumgünü hediyesi hangi kitabı alayım dediğinde de hemen bu kitabın ismini vermiştim. Durdu biraz köşede. Meğerse başka bir arkadaşımın bana İtalya'dan hediye getireceği fincanı beklermiş. İki İtalyan'ı bolca aldım elime 2013 baharında.

Uzun yılları anlatan bir roman. Ama mekan çoğunlukla bir kale. Bastiani Kalesi. Kalenin kuzeyi çöl. Ve o çölden birgün gelmesi beklenen Tatarlar var, yaratılan düşmanlar. Mesleğe yeni başlayan ve gelecek parlak kariyerini bekleyen kahramanımız Giovanni Drago'nun bekleyişinin içinden insanı, sistemi ve kendi Bastiani Kalelerimizi sorguluyoruz. Neyi bekleriz? Neden bekleriz?

Giovanni Drago'nun rüyasında Angustina'nın ölümünü görüşü, Lazzari'nin Arap lakaplı arkadaşı tarafından lakabıyla seslenmesine rağmen parolayı bilemediği için -yönetmelik gereği- öldürülüşü, Angustina'nın gerçekten ölüşü, Giovanni Drago'nun evine döndüğünde annesiyle yabancılığı aklıma kazınan sayfalardan.



Pek çok kişi tarafından önemli bir kitap olarak nitelendirilmesi boşuna değilmiş. Kitabı okuyun, üstüne bir de Erkan Oğur'dan Kaleden İniş mi Olur'u dinleyin. Yanında kahve içmek de size kalmış....

Kaleden inişmi olur
Nanay nanay,zalim nanay,kibar nanay
Ham demir gümüşmolur
Yad ele bakma,ciğerim yakma
Evvelden ikrar verip
Nanay nanay,zalim nanay,kibar nanay
Sonradan dönüşmolur
Yad ele bakma ciğerim yakma

Bu dağlar kömürdendir
Nanay nanay,zalim nanay,kibar nanay
Geçen gün ömürdendir
Yad ele bakma ciğerim yakma
Feleğin bir kuşu var
Nanay nanay,zalim nanay,kibar nanay
Çırnağı demirdendir
Yad ele bakma,ciğerim yakma

Bu dağlar eze dağlar
Nanay nanay,zalim nanay,kibar nanay
Yar gele geze dağlar
Yad ele bakma,ciğerim bakma
Suları şarabolmuş
Nanay nanay,zalim nanay,kibar nanay
Çiçeği meze dağlar
Yad ele bakma ciğerim yakm

25 Aralık 2012 Salı

Oğuz Tansel - Masallar

Annemin halasından dinlediğim masallar vardı küçükken. Çok iyi anımsıyorum bir iyi bir kötü kız vardı bir masalda. Nine çamaşırlarımı yıkarsın diyince tabi nineciğim diyen iyi kıza ırmaktan geçen sandık içi zümrütler yakutlar dolu olurdu, hayır yıkamam diyen kötü kızın sandığındansa yılanlar çıkardı. Bu iyi kız ve kötü kız bir iki duraktan geçerdi böyle masal boyunca. Çok severdim ben bu masalı.


Oğuz Tansel'in masallarında da buna benzer bir masal okuyunca taaa çocukluğuma kadar gittim. Zaten taaa çocukluğuma gitmek için görür gürmez almıştım Yedi Devler'i ve Üç Kızlar'ı.


Altı Kardeşler ve Mavi Gelin de YKY'den yayınlanan diğer masal kitapları.


Araştırırken gördüm : "1994'te ölen şair Oğuz Tansel ve 2001'de ölen eşi edebiyat öğretmeni Kalbiye Tansel'in kitaplığı vârisleri trafından ODTÜ'ye bağışlandı. Üniversitenin Türk Dili Bölümü ise bu eserlerden araştırmacıların ve öğrencilerin yararlanması için bölüm bünyesinde Kalbiye-Oğuz Tansel Kitaplığı'nı kurdu. Tansel çiftinin 3000 kitabı ve edebiyat dergisi vardı. (Kültür Sanat) http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=183734". Masallar kadar güzel bir haber.

Bizim kıymetli kütüphanemiz nasıl bir seyir izleyecek acaba?